7 Ocak 2012 Cumartesi

özet

Her şeyin kısa özetini geçiyorum.Bugün kokteyl var ve benim saçım başım dağınık.Bilgisayarım geldi ama ben görsel basında durmalıyım.Ve yazımı hiç başlamadan sonlandırıp çıkmalıyım.Çok işim var çünkü :/

6 Ocak 2012 Cuma

Teşekkürler :)

Birisi için kalbinizin atması ne mükemmel bir duygudur dimi.Düşünsenize her nefes alışınız da onu çekersiniz içinize.Onun her nefes alışı sizin kalbinizin atmasıdır sanki.Her şey sizin ve onun etrafında döner.Heyecandan kimimiz yemek yiyemez kimimiz ise daha çok yer.Kimimiz anlatacak kelime bulamaz kimimiz ise kelimelerle cümlelerle taşırır içinden onu.Kimimizin çenesine vurur kimimizin gözlerine.Herkes için aynı olan duygu yoğunluğu farklı şekillere bürünür gider.Peki bu hissi ne zaman yakalayabiliriz ki ? Bunun cevabı yoktur sanırım.Her an karşımıza çıkmayı başarabilir.Sanki sinsice pusu kurar bize.Ve genelde zamanlaması olmadık anlardır.O olmadık anlarda kalbinizin atması ne mükemmeldir aslında da bunun farkına varmamız zordur.Farkına varılması gereken güzel duyguları zamansızlıkla birleştirip heba ediyoruz birazda.
Dedim ya birisi için atan kalp diye ama bu birinin özel olduğunu anlamadan atan kalpten bahsetmiyorum.Gerçekten atacak olan ve bunu sağlayan kalpten bahsediyorum.Atması için sizin kalbiniz gibi bir kalp bulmakta zor tabi.Bu yüzden aşık değilim kimseye.Bu yüzden kimse yok hayatımda.Kalbimin o heyecana bir daha kavuşması zor gibi.Bunun nedeni önceki tecrübemden dolayı değil bence.Tecrübem bana aslında ne istediğimi gösterdi.Mutluyum bir bakıma bunun  için.Ama tekrar atmasını heyecanlanmasını çok istiyorum kalbimin.Bunu uzun zaman sonra bana yaşatan birisi için aslında bu yazım.Kalbim gerçekten attı.Heyecanlandım.Ne yapacağımı bilmez haldeydim biraz da.Ama çok güzel yoğun duygulardı.Duygulardı diyorum çünkü herhangi bir şey olmadı aramızda.Buna hiç bir zamanda üzülmedim.O kişi bana bu duyguları hatırlattığı için mutlu olmak dışında hiç bir şey yapmadım.Yaşadım kendi içimde.Teşekkür ediyorum aslında ona.O bilmese de bunu özel bir şey yaptı hayatımda.Basit olmayacak duyguları tekrar açığa çıkardı ve kalbimin atması için gerekeni hatırllattı bana.Sanki sen basit değilsin o yüzden önem ver bazı noktalara dedi.
Tekrar teşekkür ederim ona.Artık bana o heyecanı yaşatmıyor kendisi.Bunun nedeni onunla ya da benimle alakası olan bir şey değil.Hani evrenden bahsetmiştim ya bir kaç gün önce.Bunun nedeni evren sadece.Bana olması gerekeni sundu belki de.Şikayetçi miyim diye sorarsanız sanırım bu konuda değilim.Onun haberi olmadan yaşadığım bu duyguları onun haberi olmadan başkası için besleyeceğim bir gün.Ne tuhaf ama mükemmelliğini için de getiren bir tuhaflık değil mi sizce de ? 
O kişi de çevrem için merak konusu haline gelicek bir süre sonra.Bense bunun cevabını kimseye söylemeyeceğim.Merakta güzel bir duygudur bence :)
Gelecekteki beni heyecanlandıracak kişiye de şimdiden teşekkür etmeliyim sanırım.Çünkü onun mimiklerini çok sevmiş olmalıyım.Ses tonunu sevmiş olmalıyım.Sıcaklığını hissetmiş olmalıyım.Heyecandan şaşırmış olmalıyım ki hayatımda olmalı.Bunları bana yaşattığı için teşekkür etmeliyim şimdiden ona.Geç gelmezse o kişi en mükemmel olan kısım da o olur sanırım.

Herşey için teşekkür etmek istiyorum bugün aslında.Evrenin yaptıklarına rağmen herşey için teşekkür etmek.Bugün sabah uyanamadığım için işe geç kalmışda olsam , bilgisayarımın hala olmamasından dolayıyaprak olmaya devam da etsem teşekkür ederim selametle kalın ellerinizden de öperi... Aaa o kadar da değil ama :D

5 Ocak 2012 Perşembe

...

İnsanların en çok dayanışma gösterdiği yerlerden biri belki de minübüs , otobüs , metrobüs veya metrodur .O sabah trafiğinde inanılmaz bir kargaşa içinde iç içe dayanışma halindesiniz.Evet evet arada insanların dayaması da mevcut tabi.Ama bunlar içinde yeni yöntemler geliştiriyorsunuz kendinizce.Mesela itmek gibi , yer değiştirmek gibi.Ya da en mükemmeli bakışlarınızla dövebilirsiniz.En son çare bağırmaktır zaten.

Tabi şimdi o yoğunlukta binme diyedebilirsiniz kendinizce.Ama işe , okula yetişme çabasından dolayı bunu yapmak zorundasınız.O olmasa arkadaki arkadaki derken aaa bir bakmışsınız geç kalmışsınız bile.Maalesef ki İstanbul trafiğinden yoğunluğundan bahsediyoruz.Ve çözüm yöntemlerini geniş tutmaya çalışıyoruz.Ne kadar yapabilirsiniz bunu bilmiyorum.

İşe başladığımdan beri trafik falan derken hep dakika farklarıyla işe geç kalıyorum.Fakat bugün tam 5 dakika erken geldim.Ve tabuları yıktığımı düşünüyorum.Ama hangi tabular.Her gün baştan başlayan tabular.Yarında geç kalmama ümidiyle yanıp tutuşuyorum.Tamam geç kalınca sorun olmuyor bir kaç dakikadan ama iş yerimizde parmak okutma sistemi var.Ve ben her sabah insanların benim parmak okutma sistemimle irkilmelerinden hoşlanmıyorum.Herkes oturmuş işinin başına ama ben hala koşturmaca yapıyorum.Yeni bir iş yeri için yeni birinin yapacağı kusurlu hareketlerden biri de budur bence.

Tabi günün en güzel kısmı hala bilgisayarımın olmaması ve beni yine farklı bir yere oturtmaları.Orada ki insanların saçma konuşmaları.Pardon konuşmayı benim rahatsız olduğumu anlamamdan dolayı kesmeleri.Ondan dolayı lise yıllarına dönüp yazarak konuşmaya başlamaları.Komik ve trajik geldi bana.Bir şey yemiyorum diye azarlandım birde.Yeni iş yerimin mükemmelliklerini yaşıyorum şu an.Nasıl ama güzel dimi :) Kendi ofisimin ne kadar güzel olduğunu görmeme yardımcı oldu güzel o yüzden.

Evet hala bilgisayarım yok , kendi masamda değilim , ofisimde değilim ve oradan oraya savrulmuş yaprak gibi yalnız terk edilmiş ve ne yaptığını bilmez hissediyorum kendimi.İşimi zamanında ve doğru yapmak dışında hiç bir şeye odaklanmamaya çalışıyorum şu an.Başaracağım bunu da :)

İş yerimden savrulmuş yaprak gibi merhaba..

4 Ocak 2012 Çarşamba

olamaz mı ?

İnsanların sizin ne hissettiğinizi anlamasını beklemek kesinlikle hatadır.Sizinle aynı şeyleri yaşamamış olmaları , ne hissettiğinizi anlamalarına başta engeldir.Ama sizi anlamaya çalışmaları sizinle beraber bu duyguya bürünme çabaları beklentilerinizin de üstünde olabilir.
Beklentiler demişken beklentileriniz her zaman olumlu yöndedir.Ama bunu bazen aşan durumlarla da karşılaşmama söz konusu değildir.Beklentilerin ne istediğini gerçekten biliyor olmakla da alakası var mıdır acaba ?...
Beklentileriniz hayatınızın şeklini ortaya koyar birazda.Mesela bir beklentinizi düşünün ve bunun gerçekleştiğini varsayın.Bundan sonrası mutluluk mu yoksa boşluk mu ifade eder sizin için.Eğer mutluluksa boşuna bir beklenti değildir bu.Ama eğer ki kendinizi başka beklentilere sürüklemek ister gibi boşluktaysanız bu bir boşuna beklenti olabilir.
Hayatta istediğimiz herşey maalesefki gerçeğe dönüşmüyor.Bunlar için beklentilerimiz oluyor zaten.Gerçeğe dönüşme aşaması gerçekleşince de beklentileriniz karşılanmış ve mutlu olmuş oluyorsunuz.
Ne zor şey gibi geldi şu an beklentilerim benim için.Ama vazgeçmeyi düşünmediğim bir çok şey var bu beklentilerimin içinde.Hayatımın tam ortasında belki de...
Bir yerde şu yazıyı okumuştum ;
Hayat istediğinizi vermeme konusunda oldukça inatçı.Ama sizin inat etmeniz durumunda karşı koyması zor olabiliyor bazen...
Bu mümkünlüğünü kanıtlamışdır belki de olamaz mı :)

3 Ocak 2012 Salı

Vurgun Yedim

Başlığa çok aldırmayın ama şu an dilimde bir şarkı var dünden beri onu söylüyorum. MFÖ'den Vurgun Yedim...Tabi bu şarkının sözlerini biraz değiştirerek söylemeye başladım.Benim sözlerim tam beni anlattı.
Sürgün yedim bu ofisten sürgün yedim...
Evet iki gündür ofiste bilgisayarımın ilk günden bu yana bozuk olması sonucu boş bulduğumuz her bilgisayara geçmemden dolayı böyle değiştirdim.Güzel de oldu bence.
Buna şans mı denir kader mi bilmem ama iki gündür kendi masam hariç her bilgisayar başına geçtim.Her geçtiğimde de sorun yaşamanın güzelliği de cabası bunun.Evet gerçekten çok şanslı olduğumu kanıtlamış oldum :) Evrene kötü mesajlar sinyaller yollamak istemiyorum fakat bu durumda siz olsanız ne yapardınız ?
Çok şanslı olduğunu daha nasıl kanıtlayabilirim der gibi evrenin bana sunduğu başka bir çok mesaj daha var.Mesela en son ki Ankara yolculuğum da yeni birisiyle tanıştım.Ama yine Ankara...Kapılarımı orası için ne kadar kapatmaya çalışsam da karşıma çıkma konusunda türlü oyunları var.Amerika'nın oyunları bun.. Pardon :D Bana evrenin oyunları bunlar.Ankara'yı bile bile hayatıma sokmaya çalışıyor.Ama bu sefer direniyorum.Kendi kendime sınır koymayı tercih ettim.Ben o sabah trafiğin de sıkış sıkış bindiğimiz otobüs , minübüs , metrobüs veya metro da bulmayı palnlıyorum.Sosyal çevrem şimdilik bu kadarla sınırlı kalıyor da :)
Ofis aşklarına gelince sıra o kısım bizde yok zaten.İstenilen bir durum değil benim içinde.
Zaten düşününce de evren bana o konuda da şanslı davranmadı pek.Hep olmayacak insanları çıkardı karşıma.
Düşündüm de içimde beni heyecanlandıracak hiç kimse kalmamış.Platonik yaşayamayacak kadar gerçekçi olduğumu da fark ettim. bu konuya da üzüldüğümü sanmıyorum.Malum şansızım ya bir de :)
Çok olumsuz olduğumu düşünmeyin.Aslında umutluyum her güzel şey için.Sadece evrenin bana yaptığı bir kaç ... dan bahsettim sadece.( Boşlukları siz doldurun bu konumda bence :) )

2 Ocak 2012 Pazartesi

2012'nin İlk Yazısı

Ve buda 2012'nin ilk yazısı.En son yazımın başlığından esinlenmiş oldum biraz.2012'nin ilk iş gününden merhaba.Merhaba kısaca her yeni gelene.
Yeni gelen dedim de aklıma direk Star'ın yeni logosu geldi.Gözümüze sokar gibi bir hali var logoyu.Yeni bir yayın grubunun almasıyla yani yine yeni yeniden el değiştirmesiyle bünyesini de logosunu da değiştirdi.İyi mi oldu derseniz bence olmadı.Sevmedim yeni logoyu.Eski havası kalmamış gibi geldi.Tabi birde eski havasını sevmeyen bir insan olarak iticilik kısımlarını zorladı gibi geliyor bana.Star'ı oldum olası sevmezdim zaten.Babasını ... Pardon Kemal Sunal'ın filmine gitti bir an aklım.O kadar sevmem işte.
Ama şimdi büyük yatırımlar sonucu diğer kanalların bir çok dizisini bünyesine katarak yatırım yapmış oldu.Gerçekten de yaptı.Muhteşem Yüzyıl'ın izleyicilerini düşünürsek gerçekten büyük bir yatırım oldu.Tabi Muhteşem Yüzyıl'ın ekibine Mehmet Günsür'de dahil edilince baya baya güzel oldu.
Daha bir çok dizi var yeni Star'da.Benim ilgimi çeken sadece 1 Kadın 1 Erkek oldu.Buna gerçekten sevinen kitleler arasında bende yer aldım.İşin hakkını veren iki oyuncu olunca Star'a da katlanabilirim sanırım.Neyse zamanla onlardanda soğuma sebebim haline gelebilirler.
Bir de şöyle bir durum var.Dün akşam Star'daki filme takılıp bitene kadar izlemek.Bu yüzden bu kadar bilgi sahibiyimdir belki de.
Film dedim de dün akşamki film 2012'ydi.Hani şu mayaların takviminden esinlenerek yapılmış film.Geç izlememe rağmen sevdim filmi.Görsel efektleri sevdim.Gerçekliğe yakındı.Ama kurtuluş planına gelince o kısımda takıldım.Teknolojinin sınırlarını filmde bu kadar çok kullanmalarınada takıldım.Tüm o kargaşalara rağmen uydu sistemlerinin bozulmaması da en güzeliydi zaten.Türkiye olarak biz yoktuk her zamanki gibi.İnsanlar teknolojinin sınırlarını mükemmel kullanırken bizimkiler de Dünyayı Kurtaran Adam'ın Oğlu diye film çeksinler.Aradaki farkları saymıyorum siz düşünün artık.Filmi önerme kısmına gelince de kendi fikrinizi edinmeniz açısından izlemelisiniz.Mayaların kuramına göre 12.12.12 de ölüyoruz.Salı gününe geliyor.En iyisi işe gitmemek olur o zaman :)

Neyse işte asıl olan benim dün şikayet ettiğim Star'ı izlemiş olmam.Kendimle çelişki yaşadım sanırım.Ama şu an yazı yazma sebebimde o.Bu avantajıda var yani :)
Yeni yılın ilk blog yazısında iş yerinden seslendim yine.Pazartesi sendromu var çoğu insan da ama ben iyiyim şimdilik.Ama sadece şimdilik.... :)