18 Eylül 2011 Pazar

çocukken yolculuk...

Çocukken babaannemle her yaz bir yerlere yolculuk yapardık.Ve ben bu yolculuklara bayılırdım.
Yolculuklarımda tünele girdiğimizde : ' babaanne gece oldu hadi uyuyorum ben ' der gözlerimi kapatırdım.Tünelden çıkınca ' sabah oldu ' der ve babaannemi öperdim eğlenirdim...
Her koltukta şimdiki gibi televizyon yoktu o zamanlar.Sadece bir televizyon vardı ve hangi filmi açarlarsa onu izlemek zorunda kalırdık.Aslında ben zorunluluk değil mutluluk olurdu.Severdim tekrar tekrar aynı filmi izlemeyi.Kemal Sunal'ı , Adile Naşit'i , Şener Şen'i ve bir çoğunu...
Severdim eski yolculukların heyecanını...Camdan dışarı baktığımda gördüğüm her evin içindeki yaşamları merak ederdim.Ben yolculuk yaparken ne yaparlardı acaba ? Ağlarlar mı yoksa gülerler miydi ? Sonra dikkatimi arabalar çekerdi cama yapışır onları izlerdim.Nereye bu koşturmaca diye merak ederdim.Çocukken her şey merak ediliyo galiba :) 
Önümdeki arkamdaki insanları incelerdim.Kimi korkar gibiydi yolculuktan.Kimi de zorlanmış gibiydi yolculuğa.İnsanların mimiklerinden anlaşılması kolay durumlardı bunlar.Kimi ise mutlu ve heyecanlı olurdu tıpkı benim gibi.Maceraya yolculuk yaptığımı hissederdim :)
Yaşlı insanların yüzlerindeki çizgileri izlerdim.Babaannemi incelediğimden kolay gelirdi bunu yapmak.Neler yaşadıklarını merak ederdim hayaller kurardım.Daha çok insanların mutlu olup olmadıklarını merak ederdim.Eğer babaannem birisiyle konuşursa dikkatle bende dinlerdim.Böylece söyledikleri kelimelerde onları bulabilirim diye düşünürdüm.Gizli keşfedilmeyi bekleyen insanlardı onlar.Hayatta önemli olmayı bekleyen insanlardı.
Mola kısmı yolculuğun en sevdiğim kısmıydı.Normalde evde yemediğim her şey orada cazip gelirdi birden.Yemek isterdim.(tek nedeni dışarıda olduğu içinde olabilir :)) Ama babaannem tecrübeli olduğu için istediğim değil istediğini yedirirdi.Bende hep surat asardım.Bunun çözüm yolunuda bulmuştu o.Hemen gidip pişmaniye alırdı bana ve ben hemen surat asmayı bırakırdım.Onların tadı sanki başka hiç bir yerde yoktu çok severdim onları.Yemek kısmında utanan insanlar görürdüm.Gizli gizli yemek yiyen insanlar.Anlamazdım bu yüzden olsa gerek hep acıma hissi besledim onlara.
Uyuma vaktinde ise küçük yastığımı babaannemin dizine  koyar uyurdum.Çok hoşuma giderdi orada uyumak.Babaannemin sıcaklığı , arabanın yavaş yavaş ilerlemesi , insanların horultusu...Ama ben ufak tefek rahat rahat yatarken onunda rahat yattığını düşünürdüm.Şimdi anlıyorum ki aslında hiç de rahat değilmiş...Benim yolculuklarımın anlamı babaannemdi...
Ve yolun sonu.En mutlu kısım o olurdu.Bizi bekleyen birileri.Sımsıkı sarılıp öpüp koklaşma.
Şimdi sadece bavulumu alıp çıkıyorum.Kimseyi inceleyemiyorum artık.Kimseler incelenmeyi kabul etmiyo artık.Çocuklar dış dünyayı incelemek yerine televizyonlarını açıp çizgi film izlemeyi tercih ediyorlar.Bağırmaktan başka yaptıkları hiç birşey yok...
Eskisi gibi değil artık yolculuklarım.Belki bende eskisi gibi değilim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder