31 Aralık 2011 Cumartesi

2011in son yazısı

2011 in son gününden merhaba.Ve koskoca bir yıl bitti.Zamanın nasıl geçtiğini  bu zamanlar da anlarız en çok belki de.Geçerken farkına varmayız kimi zaman.Ama biter zaman işte.Öyle bir yıl daha bitti benim için.Çok şey yaşadım.Acı da tatlı da.Düşününce yüzümü gülümseten anılarımıa hatırlamak istiyorum her zaman.Bunu ne kadar başarabiliyorum bilmiyorum.Ama çabalıyorum en azından.Siz de denesenize :)
Bir yılda hayatımda neler değişti diye düşünüyorum da çok şey var hakikaten.Duygularımı yoğun yaşadığım bir dostluğa kavuştum.Farkına geç vardım da diyebilirim.Geç ama belki deolması gereken zaman bu diye de düşünüyorum.
Yeni bir işe başladım.Bu son haftası oldu ama olsun.Yeni bir başlangıç oldu benim için.
Uzun zamandır yaşamadığım hisleri bana tekrar yaşatan birisiyle tanıştım.Herhangi birşey olmadı ama bunu hissettiğim için tekrar şanslıydım.
İçimi acıtan birini tamamen unuttum.Karşılaşmaktan korkarken karşılaştığım andaki rahatlama sayesinde unuttum.Ve bunun huzurunu yaşadım.
Yeni bir çok insanla tanıştım.Ve hayatlarına bir şekilde yardımcı oldum.
Film konusunda en verimli yılım oldu.Bol bol film izledim.
Yine yazın kilo verdim ve sonbahardan itibaren verdiklerimi almaya başladım.
Evde bir çok yemek denemesi yaptım.Bir kaçında başarılı oldum sadece.
En severek yaptığım iş olan reklam yazmalarımı geliştirdim.Bir tanesini de çekme şansım oldu.Ve yarışmaya katıldım.(Kaybettim.Ama benden daha iyileri varken onlar bile kazanamadı o kadar adil bir yarışmaydı işte )
Müzik tarzımı tamamen değiştirdim.Kendimi daha iyi anlatan şarkılar seçtim.
Ameliyat oldum.İlk kez.Kıl dönmesinden hemde.Ne kadar acı çektiğimi hatırlamak bile üzücü.Hasta olarak geçirdim bu yılımıda diyebilirim.
Bir çok kıyafet aldım.Yeni yeni cicilerim oldu.Ve beni mutlu etti bu.
Konsere gittim.Gecenin bir yarısı eve döndüm.En güzel ilklerimden biriydi.Ve tatalımla beraber yaptık bunu.
Yüzme çalışmalarım çalışmaya devam ederek sonuçlandı.Yanma çabalarım  da kızarmadan biraz da olsa gerçekleşti.
Bazı insanlara yalan söylemek kaldığım zamanlarım oldu.
Param bazen oldu bazen olmadı.
Fotoğraf çekilmeye biraz daha alıştım.Ama hala fotojenik olamıyorum.
Babaannemle anlaşamadığımız konularda sert tartışmalara girdim.Babam yüzünden ağladım.
Van için Rock konserine gittim.Nedense her zaman aklıma gelir. 
En önemlisi kendime güvenimi kazandım ve değişim içerisine girdim.
Daha yazılacak bir çok şey var aslında ama bunlar var şimdilik.Sizinde düşününce aklınıza bir çok şey geleceğine inanıyorum.
Yeni yıl yılbaşı eğlenceleri hala benim için o kadar çok önemli değil.Hayatımın büyük bir yerini kaplayacak kadar değil.Yeni bir gün beni zaten mutlu huzurlu hissetmeye yetiyor ve artıyor.Akşam içinde Tatalım ve Ceren'imle beraber olmak isterdim.Beraber oturmak bile rahatlatırken iyi gelebilirdi.Ama artık seneye diyelim :) Akşam ki planımıza gelirsek evde yeme partisi düzenliyoruz.O kadar çok yemek yapılıyor ki şimdiden duba olacağım belli.Bir de bu var tamam içmek mantıklıda bu kadar çeşitli yemek abartı bence.Neyse hevesleri kırılmasın evdekilerin yapsınlar :) Tabi içme kısmındada ben kopuyorum.Ama ne yapabilirim bünyem sağlam değil demek ki :) Her gün içmiyorum ya...
İş yerinden bu kadar.Yeni yılınız umut dolu olsun :) 

Özel Teşekkürler :
Tatalım bir yıl boyunca senide üzdüm çoğu zaman bunun farkındayım.Bunun için özür diliyorum.Ama her zaman ne olursa olsun yanımda olduğun bana verdiğin desteğin için teşekkür ederim.
Ceren'im bir yıl boyunca attığım triplere katlandığın, yanımda olduğun için ve bana yaptığın o güzel kahvaltı ve yemekler için teşekkür ediyorum.
Babaannem sen bu yazıyı okuyamayacaksın ama hayatımın en önemli kişisi sensin.Bana hayatım boyunca yaptığın herşey için binlerce kez teşekkürler.
Geri kalan herkesede normal teşekkürler :)
Seviyorum Sizi :)



30 Aralık 2011 Cuma

İş Yerinden Merhaba :)


İş yerinden merhaba.
Uzun bir zaman sonra artık bende iş hayatına girdim.Girmek zor derler ya benim ki Tatalım sayesinde çok kolay oldu.Bir şeyleri başarmaya başlamak diyelim yada.Tatalım ne diye merak ediyorsanız o benim en yakın arkadaşım :) Bir gün konuşurken 'tatlım' yerine 'tatalım' dedik ve öyle devam ettik.Tapalım gibi bir şey oldu belki de :)
Neyse iş hayatımdan devam edelim.Memur hayatı gibi işim var diyebilirim kısaca.Ve bugün 5. günüm.Gereğinden fazla zorlanıyorum erken kalkmalara.Yatma bünyesine alışmamak şimdiden size verebileceğim en önemli tavsiyelerden biri belki de.Tembellik felsefem haline gelmişken şu an bunu aşma çabasından öğlen aramdan yazıyorum.
Yeni iş yerlerine alışmak zordur.Şu an kendimden bahsediyorum zorlanıyorum.İnsanlara alışmak zor.Oturduğum sandalyeye bilgisayara klavyeye aklınıza gelebilecek herşeye alışmak zor şu anda.Ama bir iki hafta içinde bunuda aşmayı düşünüyorum.Herşeye alışmak zamanın verdiği en güzel hediyelerden biri olsa gerek bizim için.
Yaptığım işe gelirsemde ilk haftam sonuçta ve iyi gidiyorum diyebilirim.Ben böyle diyorum ama acaba onlar ne düşünüyor onu bilmek zor.Deneme süreci bittiği zaman bunuda öğrenmiş olacağız hep beraber.Bilgisayarla internet dışında bu kadar haşır neşir olmamıştım.Evde internete girmek bile istemiyorum.Parmak kaslarımı zorluyorum.
Sabah erken kalkmalar varya zor geliyor ama bir yerde rahatlama kısmıda yer alıyor.Tek siz değilsiniz çünkü.Sabah trafiği insanların işlerine koşturmaları hepsi sizi rahatlatıyor.Ve işinizi doğru yapmanız da en öenmli rahatlama sebebiniz.Yolda dinlediğiniz radyo kanalı , havanın yüzünüze çarpan soğuk esintisi... Ve tabi gergin size bağıran insanlar :D Hayatınız bir düzen haline bürünüyor.Ama ama kısmıda var işte. Bu amalarda sizin hayatınızı belirler.Herkese göre farklıdır bunlar.
Benimde amalarım var şu an.Zamanı gelince öğrenebileceğiniz amalar :)
ve molam bitti.İş yerinden bugünlük bu kadar.Özetlerle kısa zaman sonra beraber olmak dileğiyle hoşça esen kalın :D

26 Ekim 2011 Çarşamba

öğretmen'im



Hafta sonumu öğretmen olarak değerlendirdim.Evet evet baya gidip dershanede öğretmenlik yaptım.Çocukken bebeklerime yaptığım öğretmenlikle alakası olmadığını görmüş oldum.Heyecan verici olduğu kesindi.Öğretmenim dediklerinde ne diyeceğimi şaşırdım , sınav kitapçıklarını ve optikleri dağıtırken elim ayağım titredi.Ama bunların hepsi heyecan verici ve güzeldi.Tabi sonradan alışmamak elde olmuyo ve öğretmen havasına büründüm bile ben.Bir kaç saatliğine dahi olsa bürünmemek elde değil tabi :D
Nasıl bir öğretmen olduğuma gelincede sınavdan çıkarken herkesin ‘her sınav dönemi siz olsanız keşke’ demeleri beni iyi bir öğretmen yapıyor.Bunun nedenide şu :
-Telefonla uğraşmalarına + birbirlerine mesaj atmalarına
-Birbirleriyle konuşmalarına yardım etmelerine , izin vermemdi.Tabi bunların yanında benim onların gülmelerine katılmam ve bir kaç soruyu baya anlata anlata cevaplamama da dayanıyor.Böyle öğretmene hayır denilebilir mi :D
Benimde dershane döneminde o sıralarda o sıkıntıyı çekmiş olmam gözümün önünde gitmedi hiç.Ama şu bir gerçekçi öğretmen olmak ve sınavda birilerinin başında olmak paha biçilemez bir haz…Oturduğunuz yerden kişi tahlilleri bile yapıyosunuz ( onlar sinir stres yaparken :D ) Gizliden çekmeye çalıştığım birde fotoğrafım var :D



23 Eylül 2011 Cuma

kompozisyon

Orta okul yıllarımda ödev olarak bize kompozisyon konusu verirlerdi.Eve gider gitmez konuyu düşünüp ertesi güne yetiştirmek üzere kompozisyon yazmaya çalışırdım.Şimdilerde ödevler proje şeklinde ve internet nitelikli.Her neyse.Yazdığımız kompozisyonları öğretmenimiz toplar beğendiklerini de okuturdu.Şu an belki o kadar heyecan verici durmuyor ama o zamanlar gereğinden fazlasıyla heyecan vericiydi.Ve çok önemliydi.Hangimizinki beğenilecek diye merak ederdik.Tabi beğenilenler arasındaysak havalanmamak elde olmuyordu :)
O zamanlar hayat gayemiz çok farklı , hayatımız sakin , sorunlarımız küçük , dünya sınırımız kısıtlı...Kendi dünyanıza göre yazıyorsunuz kompozisyonları.
Dün gece şans eseri kompozisyon defterimi buldum.Bi kaç tane var içinde.Kendi yazdıklarıma güldüm ve acıdım kendime.Neleri bilmiyomuşum ki dünyaya farklı bakabiliyomuşum...O zamanlara geri dönmek isterdim aslında...Birini yazmak istiyorum buraya.Aynı kelimeleri kullanıyorum.Yanlış yazılmış aynı kelimeleri :) Ama giriş gelişme sonuç kısmını ayarlamışım yaniiii :D:D


Adı : HAYALİMDEKİ İSTANBUL


İstanbul tarihi eserleri , kültürü , doğal güzellikleri bakımından önemli bir yere sahiptir.
İstanbul tarihi eserlerimizi bu güne kadar korumuş , çevremize zarar vermeden doğamızı da korumuştur.Aslında çevreye zarar verenlerin , hayvanların yok edenlere suç veya ceza tutanağı düzenlemek gerekir.Trafikte düzeni bozanlara ceza tutanağı düzenlemek gerekir.Ve zaten trafik düzeni ile ilgili çok sayıda önlemler alınmıştır.Ama yine de dikkat edilmelidir.Denizlere sayısızca çöp atılmaktadır.Aslında çevreyi kirletmekle ellerine ne geçeceklerini anlamıyorum.Belediyeler genelde her yere çöp kutuları koymuşlardır.Bunlara atsalar hem çevremiz kirlenmez , doğamızı korumuş oluruz.Zaten her hafta çöp kamyonu gelip bunları boşaltmaktadırlar.Yani bir küçük çocuk bile çevreye çöp atsa bir başka biri daha atsa  bu çöpler bir çöplüğü oluşturur.Oysa bir başka insan oraya çöp atmak yerine o çöpü oradan alıp çöp kutularına atabiliriz.Bi kaç yıl sonra eminim çöplük yuvaları olan doğal çevremiz belki de daha iyi olucaktır.
Çevremize zarar verenlerin , kurallara uymayanların bu sorunları dahada arttırdıklarına inanıyorum.Belkide cahilliktendir.Ama ben hayalimin gerçekleşmesini istiyorum.


                                                                                                     642  7/B Gizem YALÇIN






:):):)  

22 Eylül 2011 Perşembe

sakinim...

Sakinim.Sakinim.Sakinim.Hayır anlamıyorum ki bi türlü.Tamam diziyi sevebilirsiniz.Başrol oyuncusunu sevebilirsiniz.Hatta aşık olabilirsiniz tabi platonik olarak.Bunlara da artık bir şey demiyorum ama yeter artık.Facebook , Tumblr veya başka sosyal ağlarda görmek istemiyorum.Yakınım olan insanlarda bunu yapınca daha fazla çaba göstermem gerekiyo sakin olmam için.Tamam sakinim.Sakinim.Sakinim.
Bende hayranlık duyuyorum bazı kişilere tabikide.Ama onlar üstün yaratıklar bunu KıvançTatlıtuğ'la karşılaştırınca anlamamk zor olmasa gerek :):) Mesela son zamanlarda hormonlarımın katkısıyla Volkan diyorum sadece :) Hmm şimdi acaba hangi diziden hangi Volkan diye düşünüyo olabilir misiniz ? Şimdi dizide çok bulmanız zor olsa gerek...Ben en iyisi basın açıklamamı yapıp sizi o güzel dizileri düşünmekle yormiyim :)
Öhöm öhöm... Evet son zamanlarda dediğim gibi hormonlarımın katkısıyla Volkan diyorum ve sürekli onu izliyorum.Mimiklere önem veren bir insan olarak Volkan'a hayran olmamak imkansız tabikide.Aynı zamanda zeki,çevik,yakışıklı ve ahlaklıda.Her neyse asıl mevzu şu ki bir dizi oyuncusu değil.Tabi kendi projelerini saymazsak :) BATESMOTELPRO ve Volkan...Kimden bahsettiğimi anlamayacak insanlarda var ya neyse...
Birden Volkan diyince farkettim de sakinimmmm....

18 Eylül 2011 Pazar

çocukken yolculuk...

Çocukken babaannemle her yaz bir yerlere yolculuk yapardık.Ve ben bu yolculuklara bayılırdım.
Yolculuklarımda tünele girdiğimizde : ' babaanne gece oldu hadi uyuyorum ben ' der gözlerimi kapatırdım.Tünelden çıkınca ' sabah oldu ' der ve babaannemi öperdim eğlenirdim...
Her koltukta şimdiki gibi televizyon yoktu o zamanlar.Sadece bir televizyon vardı ve hangi filmi açarlarsa onu izlemek zorunda kalırdık.Aslında ben zorunluluk değil mutluluk olurdu.Severdim tekrar tekrar aynı filmi izlemeyi.Kemal Sunal'ı , Adile Naşit'i , Şener Şen'i ve bir çoğunu...
Severdim eski yolculukların heyecanını...Camdan dışarı baktığımda gördüğüm her evin içindeki yaşamları merak ederdim.Ben yolculuk yaparken ne yaparlardı acaba ? Ağlarlar mı yoksa gülerler miydi ? Sonra dikkatimi arabalar çekerdi cama yapışır onları izlerdim.Nereye bu koşturmaca diye merak ederdim.Çocukken her şey merak ediliyo galiba :) 
Önümdeki arkamdaki insanları incelerdim.Kimi korkar gibiydi yolculuktan.Kimi de zorlanmış gibiydi yolculuğa.İnsanların mimiklerinden anlaşılması kolay durumlardı bunlar.Kimi ise mutlu ve heyecanlı olurdu tıpkı benim gibi.Maceraya yolculuk yaptığımı hissederdim :)
Yaşlı insanların yüzlerindeki çizgileri izlerdim.Babaannemi incelediğimden kolay gelirdi bunu yapmak.Neler yaşadıklarını merak ederdim hayaller kurardım.Daha çok insanların mutlu olup olmadıklarını merak ederdim.Eğer babaannem birisiyle konuşursa dikkatle bende dinlerdim.Böylece söyledikleri kelimelerde onları bulabilirim diye düşünürdüm.Gizli keşfedilmeyi bekleyen insanlardı onlar.Hayatta önemli olmayı bekleyen insanlardı.
Mola kısmı yolculuğun en sevdiğim kısmıydı.Normalde evde yemediğim her şey orada cazip gelirdi birden.Yemek isterdim.(tek nedeni dışarıda olduğu içinde olabilir :)) Ama babaannem tecrübeli olduğu için istediğim değil istediğini yedirirdi.Bende hep surat asardım.Bunun çözüm yolunuda bulmuştu o.Hemen gidip pişmaniye alırdı bana ve ben hemen surat asmayı bırakırdım.Onların tadı sanki başka hiç bir yerde yoktu çok severdim onları.Yemek kısmında utanan insanlar görürdüm.Gizli gizli yemek yiyen insanlar.Anlamazdım bu yüzden olsa gerek hep acıma hissi besledim onlara.
Uyuma vaktinde ise küçük yastığımı babaannemin dizine  koyar uyurdum.Çok hoşuma giderdi orada uyumak.Babaannemin sıcaklığı , arabanın yavaş yavaş ilerlemesi , insanların horultusu...Ama ben ufak tefek rahat rahat yatarken onunda rahat yattığını düşünürdüm.Şimdi anlıyorum ki aslında hiç de rahat değilmiş...Benim yolculuklarımın anlamı babaannemdi...
Ve yolun sonu.En mutlu kısım o olurdu.Bizi bekleyen birileri.Sımsıkı sarılıp öpüp koklaşma.
Şimdi sadece bavulumu alıp çıkıyorum.Kimseyi inceleyemiyorum artık.Kimseler incelenmeyi kabul etmiyo artık.Çocuklar dış dünyayı incelemek yerine televizyonlarını açıp çizgi film izlemeyi tercih ediyorlar.Bağırmaktan başka yaptıkları hiç birşey yok...
Eskisi gibi değil artık yolculuklarım.Belki bende eskisi gibi değilim...

2 Haziran 2011 Perşembe

cancağızlar :)

Güzel bir günün ardından uyuyamamak doğal olsa gerek.İki hafta önce lanet olasıca bir kıl yüzünden ameliyat oldum.İnanılmaz şekilde bir kıl dönmesi hayatımıda dönüm noktasına soktu.Sürekli yüz üstü yatmaktan sıkıldım bunaldım.Tabi bu durumu tatil olarak görenlerde var.Yorum bile yapmak istemiyorum onlara.Çektiğim acının ne demek olduğunu bilmedikleri için bunu sadece gülerek karşılıyorum.Her neyse bitti gitti ve ben yeni yeni ayaklandım diyebilirim.Asıl konu bugün yanıma gelen canım dostlarım :) Onlar için bu yazıyı yazmak istiyorum.Ne yazsam boş gelicekmiş gibi geliyor çünkü anlatamıycam kadar çok seviyorum onları.Onları görünce kendime geldimde diyebilirim.Yedik içtik güldük.Çok güzel bir duygu sana değer veren onlarla zamanın nasıl geçtiğini anlamadığın aynı duygulara sahip dostlarının olması.Çok seviyorum onları.İyiki hayatımdasınız.Seviyorum sizi.Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var :)

hissetmek...

Şimdi ruhunuzun derinliklerine dokunan insanlar vardır.Aşk yaşamazsınız ama sizde bir yerlerdedirler hep.Anlarlar sizi.Severler sizi.Yardım ederler size.Dinlerler sizi.Size sizi hatırlatırlar.Ruhunuzun derinliklerinde bulabilirsiniz onları.Aslında isimlendiremezsiniz ne olduğunu.Tam aşk değildir.Tam arkadaşlık değildir.Farklı duyguların bir araya gelmesidir onu diyebiliriz sadece.Tam aşkta yaşanmaz tam dostlukta.Seversiniz ama hangi duygudur bilinmez.Sevgi vardır ruhunuza dokunduğu için.Asıl mesele odur zaten.Ruha dokunmak.Aslında o kadar kolaydır ki bir kalbe dokunmak onu hissetmek farkında değilsinizdir sadece.
Bir kalbi hissetmek ona dokunmak ne kadar zor olabilir ki tüm kapıları size açılmışken...

1 Mart 2011 Salı

Sanırım SEVİYO-rum ...

Hayatta neyi ne kadar sevdiğimiz gerçekten çok önemli.Siz ne kadar sevgi gösterir gönderirseniz o kadar alacağınıza iddaya girebilirim.Tabi bu gerçekten sevmekle ilgili.Sevdim olmuyo öyle şeyler diyenler sevgilerini hiç bir zaman kullanamamış ona inanmamış kişilerdir.Sevgiye inanmakla neleri başarabileceğinize siz bile inanamazsınız.Klasik bir laf vardır ya 'elmayı seviyorsun diye onunda seni sevmesini bekleme' bence beklemeliyiz.Ben elmayı severek yiyorsam gerçekten o elma damağımda güzel bir tat bırakır.Karşılıklı iletişim neden elma ve ben arasında da olmasın ki :)
Yaşamayı seviyorum.Sevmeyen insanda yoktur diye düşünüyorum.Yaşamı sevmemek nasıl olabilir ki.Her gün yeni bir umut bence.Güneş gidince yerini aya bırakıyorsa geri geleceğinin müjdesidir bu.
Çevremde sürekli şikayet eden memnuniyetsizlik çerçevesi içinde yaşayan insanlar var ve ben bu insanlara rağmen hayatımı mutlu kılabiliyorum.Bir insan başkası için hayatını mahvedebiliyorsa zaten memnun olmasını beklemek zor dimi.Hayatım mükemmel gitmeye bilir ama ben yinede sevmek için mutlu olmak için nedenler bulabiliyorum.Seviyosam seviliyorumdur.Seviyo-rum seviliyorum :)

Blog yazmayıda seviyorum her zaman yazamıyorum ama yazma hevesim gelince koşa koşa yazmaya geliyorum.Hem blog yazmasamda takip ettiğim insanların yazılarını okuyup zaman geçirmek paha biçilmez oluyor.Tabi hepsinin ki değil :) Hatta çok güzel projeler çıkıyor karşınıza.Mesela geçen cumartesi şans eseri evdeydim ve yeni bir blog keşfettim.Güzel yazıları var ve benim karşıma ilk çıkan olayda bir destek yarışması bilgilendirme yazısıydı.Toplum gönüllüleri ve Fotopyanın ortak düzenlediği 8 Mart ' a özel 'Erkeklik İstisnai Bir Durumdur' adlı proje.Gerçekten güzel düşünülmüş ve 3.sü düzenlenen bir proje.Fotoğrafla anlatılmaya çalışılıyor herşey.Toplumsal cinsiyet konusunda farklılık yaratmak adına bende projeye katılmak istedim ve deeeee yaptım :) Son gün 1 Marttı ve benim kısıtlı zamanda bir şey bulmam gerekiyodu.Eski fotoğraflara bakarak belkide pek bi yakınlığı olmayan ama benim kısa zamanda olduğu için içime sinen fotoğraflar çektik.Sabahın erken saatlerinde canım Ceren'imi ve fotoğraftaki asıl oğlan olan Burak'ı ayağa diktim ve çekimler başladı.Eğlenceli bir işmiş tabi bi okadarda zor.Fikrimi beğenmeyenlerde oldu ama benim hoşuma gittiği için yaptım.Ve yolladım.Kazanmasamda mutluyum ben :) Fotoğrafı yükleyemedm buraya ama adı 'koruma içgüdüsü'ydü.Düşününce anlaşılır belki :DTekrar yayında yapımda emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum :) Sizleride çok seviyorum...
Bu akşam birazda çakır keyif dediklerinden bi akşam geçirdim sevdiklerimle.Bol kahkahalı bol dedikodulu hafif loş ortam hoş müzik ve bizim koltuklarda uyku pozisyonuna geçmemiz üstüne adamın gelip uyumak yasak demesi.Türk halkım benim seviyorum sizi :):)
Tatalımdanda hafta içinde izlemek için güzel bir film önerisi kaptım : siyah kuğu...

21 Şubat 2011 Pazartesi

Gayıkoloji...

Hayatımızın bir parçası artık onlar.Kişisel tercihlerin en ağır bastığı noktalardan birisi.Bu tercih -türk- toplumunda pekte kabul edilen bir tercih değil malesef ki.Malesef diyorum üzülüyorum çünkü.Herkesi kendileri gibi görmek isteyen bi zihniyet çerçevemiz var.Aşamadığımız bir çerçeve.Aşılmayı denemeye kalkışmamak en yanlış olan kısmı bence.Doğmadan önce bize soru sorulmuyoki bu konuda tecihimizi açıklayalım.Onlarda tercihlerini sonradan yapıyorlar.Hormonlara bağlı birazda bu.Genlerin getirdiği bi olay.Fakat bizim mükemmelliyetçi ve hiç birşeyden anlamayan toplumumuz bunu anlamak yerine dışlama hor görme ve dalga geçme konusunda bir numaralar.Özellikle dalga geçme konusunda.Tabi onlarda toplumdan dışlanmaktan bıktıkları için hep geride kalıyolar.Açığa çıkamama sorunu yaşıyorlar.Herkes kuytusunda birşeyler yapmak istiyorlar.Bunu görünce ben bile utanıyorum.Kendi tercihleri saygılı olmamız gereken yerde anlayış çabasına neden girmiyoruz ki.
Bu yazıyı yazmamda okuduğum bir yazı etkili oldu.İsmini bile hatırlamadığım bir sitede yazılar okuyordum.Bir başlık direk dikkatinizi çekiyor.'Yaşama sebebim cinsel organım mı?'.İlk yazıyı bir kızın yazdığını düşünmedim desem yalan olur.Ezilen kısım olarak düşündüm kendimi belki bilmiyorum tam olarak ama direk bir kız yazmış diye açtım yazıyı.Tabi başlar başlamaz anlıyorsunuz aslında yazının öyle olmadığını.Anlattıkları tüylerinizzi diken diken ediyor.İnsanlardan ürküyosunuz.Hayvanlara bile daha iyi davranıldığına hem fikir olabilirsiniz benimle.Okudukça ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.Bunu duygusallığımla bağdaştırmıyorum.Toplumun iğrençliği ve yobazlığıyla bağdaştırıyorum.O kişiye yapılanlara anlam verememekle beraber aklınıza ailesi yokmu bunları yapanların sorusuda takılıyor.İşin en kötü kısmı şu.Bunların sonradan o kişileri cinsellik anlamında kullanmaları.Yazının altına yapılan yorumlar insanı iyice çileden çıkarmaya yetiyor.Sadece üstünlük taslamak.Üstün görmek.İnsan olmayı başaramamışken ne üstünlüğü ki bu acaba.
Ülkem ve koşulları mükemmel toplumumun hiç bir şeyden anlamaması anlamamayla beraber hiç bir anlama çabası olmaması.Şu an kaç kişi biliyor onlarında yargıya durumlarının taşındığını.Yasa çıkarılması için yürüyüş yaptıklarını.Yaşamak için mücadele ettiklerini.Biraz araştırılınca nerelere varılacağına inanamazsınız.
Hep istemişimdir 'Gay' bir arkadaşım olmasını.Halada istiyorum :) Onu dinlemek nasıl gördüğünü olayları bilmek istiyorum.Sonuçta bir dönem farklılardı.Farklı düşündükleri kesin.Ayrıca hislerinin çok kuvvetli olduklarını hiç duymuşmuydunuz ?... ;)

17 Şubat 2011 Perşembe

İsmini Vermek İstemeyen İzleyici ...

Kahvaltıları babaannemle genelde televizyon karşısında yapıyoruz.Çünkü babaannemin bitmek bilmeyen programlarını kaçırmamamız gerekli.Malum sabah kuşaklarıda belli.İki kanalda zap yapıp duruyoruz.Biri bizim çok zeki Müge Anlı'mız.Çok zeki kendisi dedektif gibi maşallah.Polislerin yapamadıklarını yapıyo.Herşeyi kendisi biliyo buluyo.Herkes salak o zeki.Son yılların modası bu oldu zaten.Hemen bi kaç program sonrada bulunuyo ya katiller ona gülüyorum sadece.Birde yardımcıları varr onları es geçmeyelim haklarını yemeyelim dimi.Biri avukat diğeri psikolog.Okadar güzel kalkıyolarki işin içinden.Program almış başını gidiyo.Babaannemin ne anladığını hala çözemedim.Onu geçtim program bir çok ödül alıyo izleniyo.İzleyeci çok.Onların ne anladığını düşünmek bile istemiyorum.Herkesin içinde bir maceracı ruh var demekki.Herkes küçükken dedektif olmak istiyodu belkide.Babaannemi böyle düşününce komik oluyo herşey.Olay farklı ama anlamadım çözemedim henüz ama araştırmalara devam.Denek olarakta ilk olarak babaannemi seçiyorum :)
İkinci programımızda evlenme programı.Anlam veremediğim başka bir olay bu zaten.Çıkıp evlenmek istiyorum diyolar.Amaç evlenmek değil sadece.Arabası olsun evi olsun geliri olsun benim üzerime yapsın çocuklarla yaşamasın kısaca ENAYİ arıyoruz programı bu.İstekler evlenme yönünü geçmiş farklı boyutlara gelmiş bile.Ama bunu anlayan zihniyet yok.Bunuda şurdan anlıyoruz her kanalda evlenme programı var nerdeyse ve onlarda rekora doğru koşuyolar.Evlenme programlarını izleyenleri anlamıyorum tamamen başkalarının hayatı özelleri ne zevk alınıp izleniyorki.Bunun cevabınıda araştırmaktayım.Bulmak ümidimi bile kaybediyorum ama olsun.Hadi programı izleyenleri geçtim programa çıkan insanlara ne demek lazım.Kafada sorun olabilir.Yaş 70i geçmiş işler biteli yıllar olmuş evlenmeye gelmiş.Haydaaaaaa diyosun ağzın açık kalıyo.Dede derdin ne demek istiyosun zaten tıklamaz artık hiç bişey git torun torba geçin.Yok ama bide taliplerimiz var.Gülmekten kendimi yere atıyorum.Babaannemde abartma diyo.Ama ne yapim komediler.Program sunucularının o abartı makyaj ve kıyafetlerinin gözlerimizi yormasıda cabası.Evlenenler bile var programda onuda söleyelim.Hemde orda evlendiriyoruz yakında oraya bi oda yapıp orada gerdeğe sokucaz :D
İlk akla ev kadınları izliyo bu programları diye geliyo ama işin o kısmı karışık.Bir telefonumuz var diye başlıyolar.Altta yazan yazı genelde şu 'İsmini Vermek İstemeyen İzleyici'.Arayan kişi dışarda belli araba sesi geliyo ama 'programı izliyorum o öle demedi öle olmadı ' konuşmalarına giriyor.Biliyosan neyden çekiniyorsunda ismini vermiyosun ki.Erkeklerin daha çok telefonla bağlandığınıda söyleyip aydınlatma yapalım.Geçen günde genç bir arkadaşımız 'okuldayım şu an ama olayı biliyorum gördüm adamı' dedi.Orada ben sadece -okuldayım- kısmına takıldım.Yeni eğitim sistemi bu programlara yönelik bir çalışma var demekki.Böyle sayabileceğim bir çok şey var.
Tabi işin arka kısmı var onların işi gerçekten zor.Bize ne kadar saçma gelirse gelsin onların haklarını yememek lazım.Şu an o alanda uğraşacak canım arkadaşlarımıda düşünüyorum.Zor gerçekten.
Babaannem sayesinde daha çok şey öğreneceğimide biliyorum :) Hakkını yemiyelim onun sayesinde bu yazıyı yazıyorum.Ama hala anlam veremediğim bir çok soruyla.Acaba bizde yaşlanınca bu halde mi olucaz :D Empati kuruyorum şu an...Zor gibiiiiiiii :D:D

12 Şubat 2011 Cumartesi

Kıssadan Telefon...

Dün çok eski bir arkadaşımdan telefon aldım.Aradığını gördüğüm zaman yeterince şaşırmıştımki konuşmalarımız bana sorduğu sorular daha şaşırtıcıydı.İlk olarak telefon muhabbetleri klasik olarak  'nasılsın iyimisin ' 'iyiyim sen nasılsın ' diye devam eder.Ama bu farklı konuşmak hal hatır sormak için değil hayatımdan kendine pay çıkarmak meraklarını gidermek için yapılan bir konuşma.Bunu hemen anlamakta çok KOLAY :) Konuşma aynen şu :
Ben  : Efendim
O     : İnanamıyorum sana inanamıyorum 
Ben : Ne oldu 
O    : Ne ara sevgili yaptın ne ara ayrıldın bu kadar hızlı ilişki yapıp ayrılmada moda oldu uzun zaman sonra biriyle seni yanyana gördük diye sevinirken bıraktın çocuğu yada çocuk seni bıraktı ki kesin öyledir o seni bırakmıştır soğuk nevalesin sen biliyorum ben seni 
Ben : Bende iyiyim canım sağol.Bi nefes al istersen evet hızlı olup bitti çünkü hiç birşey hissetmediğimi anladım oda bunun farkına vardı bitti senin ilişkilerin gibi kötü bitmedi en azından.Heyecanlanmıyorsam bu ilerisi için onada banada zarar.Evet uzun zaman sonra gelen bir ilişki ama olmayınca zorlamanın alemi var mı yok benim için ne sevinin ne üzülün ben kendi halimde mutluyum yanımda biri varken siz neden seviniyosunuz ki asıl moda olan o.Yanımda birini görmek neden sizi seni bu kadar mutlu ediyoki sen hiç bir zaman benm mutluluğumda mutlu olmadın ki...Bunada halk arasında fesatlık , kıskançlık denilebiliyor.Hangisini kendine yakın görürsen seç bakalım.
O    : Çok acımasızsın benim sana söylemek istediğim başka bişeydi ne anladın fesatlık kıskançlık hiç birini almıyorum üstüme neyse hadi bb.
Görüldüğü gibi acımasızda ben oldum.Verdiği kısa ve öz cevaptan anlaşıldığı gibi söyleyecek birşey bulamadığı için telefon kapatıldı ki yakın zamanda msj geleceğine eminim ben.Yüzsüzlükte var yani :)
Vardır böyle tuhaf insanlar çevremde.Anlamlandıramazsınız.Empati kurma yetkiniz bile yoktur.Başarısız olursunuz.Ben alıştım artık.Gelen telefonlar , mesajlar , face yazıları.İyice sosyalleştik ya ilişkim olup olmadığını faceden öğreniyorlar.Ki bende bu face ortamını arkadaşlara seslenmek amaçlı kullanıyorum.Başka türlü iletişim sağlanmıyor.İletişim bilgi çağındayız ya hepsi yalan hikaye.Laf cambazlıkları.İletişim çağına gelemedikki hiç bir zaman.İnsanlar birbirlerini anlamadıkları anlama çabası içine girmedikleri için İLETİŞİM'den bahsetmek yanlış bence...

10 Şubat 2011 Perşembe

Günümün Mutlulukları ...

Çok çok güzel bir günün ardından eve mutlu dönmek :)
Bugün çok sevdiğim canım arkadaşlarımla beraber mükemmel bir gün daha geçirdim.Günümün mutlulukları onlar.
Baştan anlatim.İlk başta sinemaya gittik.Malum filmimiz 'Aşk Tesadüfleri Sever'... Geçen hafta çıktığı ilk gün izlemiştim ama istemeye istemeye çünkü kızlarla izlemiyi istiyorum hemde yanımdaki erkek yüzünden doyasıya ağlayamamıştım.Bugün hem filmin tadını çıkardım hemde ağladım.Film gerçekten mükemmel ve ben ağladım ikinci izleyişimdede.Aşk yıllardır içinizde ve biri çıkarıyo aşkı olduğu yerinden.Çocukluk aşkınız yıllar sonra sizi buluyor.Sizinde onlarla beraber kalp atışlarınız hızlanıyor.Heyecanlanıyorsunuz.İçinizden sıcacık bir şeyler geçiyor.Bu kadar tesadüf hayatınızdan gelip geçtimi die düşünmüyo değilsiniz.Sonu hazin filmin izlemeyenler için sölemiycem sonunu (gerçi film arasında tüm sinema salonundakiler benden duymuştu ama neyse :p ).Ama hazin sonun bu kadar anlamlı verilmesi mükemmel.Yüzünüzde tatlı tebessüm kalıyo sadece ve anı yaşamanın önemli olduğunu düşünüyorsunuz.Mehmet Günsür'ünde hakkını vermek lazım.Çok karizmatik bi adam.İlk hayatıma 'hamam' filmiyle girmişti o günden bu yana hayatımda önemli bi yerde.Eskimemiş yüzler filmiydi birazda.Basit insanlar kullanılmamıştı filmde.Müziklere laf yok Müslüm Gürses girişte iyiydi :D Ve TNK Caner :)
Film sonrası yemek faslımız üstüne kahve dünyamız :) Ve tabi kahve dünyasına gidilirde fal bakılmaz mı bakılır.Banada fal bakıldı ve malum iyi bir falcı yolunda olan bende alel acele baktım :D Maksat muhabbet ve iki güzel söz kahve bahane...Bana bakan tatalımda falcı olma yolunda :) Yanlış yazdım diye düşünmeyin tatlım değil TATALIM o biz öyle söylüyoruz birbirimize o kendini bilir :) Bugün konuştukça kendime geldim evet tatalım anı yaşamak gerekiyo ki bundan sonra 'AN'a odaklanıcam.
Çok güzel bol kahkahalı dedikodulu bir gün geçirdim.Değerlerimin farkına tekrar vardım.Bu değerlerim kardeşim dediğim insanlar.Hayatınızı aileniz kurtarmaz , sevgiliniz yada kocanız kurtarmaz.Hayatınızı gerçek dostluklar kurtarır.Onlarla 'HAYATA ESTETİK KATARSINIZ'.
Bu güzel günüm için teşekkür ederim onlara :)

8 Şubat 2011 Salı

Teneke nam-ı diğer TNK :)

Yeni favori grubum.Yorumları duruşları gerçekten mükemmel.Dinledikçe kendimi bulmaya başlıyorum sanırım.Çıktıkları andan itibaren hemen benimsediğim gruplar arasında ki bunun bir tek bende olmadığınıda görüyorum.
 İlk ne zaman tanıştığımı grupla hatırlıyorum.Kuzenimin internette dinlemesiyle.Fanta'nın o yıl yaptığı bi yarışmaya kuzenimin arkadaşıda katılmıştı.Farklı grupları da dinliyordu.Benimde ilgimi hemen çekmişti 'TNK' :) Tabi o zamanlar bilemiyosunuz bu kadar yükseleceklerini.Kuzenime gittikçe açıp dinliyordum hatta zorla izleyelim diyordum :D Tabi artık o bıktığı için açmıyordu.Bi süre sonra doğal olarak unutuyorsunuz.Ama onlar bi yerde kendilerini hatırlatıyorlar.Bazı müzik kanallarında 'Sensiz Olmuyor' şarkılarını gördüm ama orada hatırlamadım işte :D Hatta ben hatırlamamakta ısrar ettim :)
Bir ara Ankara maceram vardı benim bir süre oraya yerleşmiştim nedeni uzun üzücü.Kayıplarımın olduğu bir dönem yıkımların getirdiği bir dönem ama olsun onu başka zaman anlatıcam :) O dönem ki sevgilimden ayrılınca internette Tnk'nin  -kalpsiz- şarkısını dinlemeye başladım ki tesadüf tamamen hatırlamadım ben grubu.Bunu dün gece farkettim.Ben grubun en eski hayranlarındanım :)  Öyle zamanlarda dinlemiştimki şimdi hepsi aklımda farklı zamanlarda ama aynı grup :) Ayrıca  Caner gerçektende çok tatlı :):)
Grup çok başarılı kesinlikle ilerleyen zamanlarda farklı yerlere gelebilme olabiliteleride çok yüksek.Şimdi tekrar eskilere dönüp -kalpsizi- dinlemenin keyfi gerçekten bir başka.Kalbime ruhuma dokunuyolar.En önemlisi ve olması gerekende bu değilmi zaten...
Tesadüfler tesadüfler hayatımın aslında tam ortasındalar ...
Ve ve ve grup Ankarada kuruluyo Ankara'da büyüyorlar buda bir TESADÜF mü KADER mi ?... Yorum sizin.

6 Şubat 2011 Pazar

Paintball :)

Dün gece LCW olarak paintbaal oynamaya gittik.Daha önce  gitmiştim ama küçük olduğum için pek hatırlamıyodum.Oyun bildiğimiz savaş :) Ancak bilmediğimiz kısım şu bence çok eğlenceli inanılmaz bir haz duygusu var.İlk olarak kendi çevrenizden insanlar var ve savaştaki amaç eğlenmek kimin kimi vuracağı önemli tabi ama o an sadece karşınızdaki arkadaşınızla bi etkileşim vurma ama acıtmama çabasıda.Şiddetle şiddete davet ediyo sizi bence :) 
İlk gittiğimiz an kıyafet giyme faslından sonra hepimiz birbirimize güldük çok komik olmuştuk özel bi koruma sistemi var.Sonra kısa bi eğitim verdi bizi hazırlayan çocuk.Vermese daha mı iyi olurdu diye düşünmemekte elde değil.Oda yorgun belli eee saat olmuş gecenin 12si bütün gün aynı şey artık anlatırken zorlanıyodu.Ama o zorlanmaya rağmen gözümüzü korkutmakta zorlanmadı.En yakın arkadaşım kardeşim canım Ceren'imle biz el ele korkuyla dinliyorduk.(Bu korku oyunda herkesin çekingen kalmasına neden oldu.)Herşey tamamlandı takımlara ayrıldık.Karşı takım çok güçlü gözüküyordu.Gözüküyordu diyorum çünkü anlaşıldığı gibi oyunu biz kazandık :)
Ve oyun başladı.İlk dakikalar geçtikten sonra heyecanına dayanamıyosunuz zaten oyunla bütünleşiyosunuz ve o çocuğun anlattığı kadar bi şey olmadığınıda görüyorsunuz.Ben birine vurdummu bilmiyorum ama biri parmağımdan geçti can acıtmıyo sızlıyo ama kısa bi süre sonra hiç bir şeyiniz kalmıyo.En güzel kısmı bizim takımda en güvendiğim insanlardan biri olan Burak'ın ilk dakikalar kafasından vurulmasıydı.Tabi atınca kendini ortalığa doğal :D Olsun sölemiştim ya oyunu biz kazandık...
Her dakikası gerçekten çok eğlenceli bence kesinlikle gidilmeli ve çok pahalı bir yer değil hatta araştırılırsa dahada uygun yerler var.Topalyın grubunuzu farklı şeyler deneyin mesela PAİNTBALL şiddetle şiddete davet ediyorum sizi ;)

2 Şubat 2011 Çarşamba

Heyecan

Heyecan...
Çünkü yeni bir dönem başlıyor benim için.Herşeyin yoluna gireceği kendi hedeflerim doğrultusunda gerçekleştireceğim bir dönem ve bu beni fena halde heyecanlandırıyor.Bunu tanımadığım insanlara paylaşmaksa paha biçilemez.Çünkü artık çevrenizdekiler sizin heyecanlarınıza ortak olamıyorlar.Genelde bi memnuniyet çerçevesinde gerçekleşiyor herşey.Kelimeler tükeniyo size söyleyecek bir şeyleri kalmıyor.Artık çevremde sadece 'güzel' 'harika' kelimelerini duyuyorum ve bu kalıp haline gelmiş kelimeler katagorisine giriyor.Karşılıklı bir sıkılmışlık mı söz konusu acaba ? Sorulara şimdiden başlıyorum sanırım :) Hazır olmaya bile hazır olmak gerekir.
Yeni heyecanlarım ve ben ...